Afrin Aynasından Yansıyanlar- V. U. Arslan

Afrin Aynasından Yansıyanlar- V. U. Arslan

Av Sahası Suriye

Suriye’de kriz başladığından beri RTE orada bir av sahası gördü. Zafer kazanmış bir Erdoğan’ın önünde kimse duramazdı. “Osmanlı’yı diriltmek”, kendisine gazi ve “başkomutan” ünvanları almak için zayıflamış Suriye’den daha iyi bir fırsat bulamazdı. Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılma fantazisi böyle gelişti. Ama olmadı! Esad, müttefiklerinin de desteğiyle ayakta kalmasını bildi. Esad’da tutturamayan RTE bu sefer Kürtleri ezerek “gazi” olmak istiyor. Sükunetin hakim olduğu, iç savaştan kaçanların yerleştiği, nüfusu 800 bine çıkan Afrin’i yerle bir ederek Kürtlerin evini barkını yıkarak elde edilecek bir “gazi”lik… Tarih boyunca içeride sıkışan diktatörler, milliyetçiliğe sarılmış, kendilerine şan-şöhret kazandıracak savaşlar peşinde koşmuşlardır. Bu maceraların pek çoğu ise büyük acılara yol açmanın dışında çöküşü hızlandırmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Bu seferki maceranın sonu ne olacak bakıp göreceğiz.

YPG’den Kritik Hata

Suriye’deki iç savaştan en karlı çıkan YPG liderliğindeki Kürtler olmuştu. ABD desteğiyle Rojava dışındaki çok geniş alanları da ele geçiren YPG, IŞİD’i sahada yendikçe dünya basınında yıldız olarak parlatıldı. ABD desteği ise zamanla YPG’nin ABD dış politikasına tam entegre olmasına dönüştü. Irak’ta kazanan, Suriye’de de büyük aşamalar kaydeden Esad-İran-Rusya bloğu karşısında sahada tutunacak tek dalı olan ABD, YPG’yi bu bloğa karşı kullandıkça YPG, RTE’nin menziline girdi. YPG Esad’ı ve bu arada Rusya’yı kızdıracak şekilde ABD’ye eklemlendikçe gözden çıkarılabilir hale geldi ve en nihayetinde RTE’nin istediğini alması için şartlar oluştu.
S-400‘leri RTE’ye kakalayan Putin, Suriye masraflarını bu şekilde çıkarmıştı, şimdi de yola sokamadığı YPG’yi cezalandırmış oldu. 

YPG için aslında durum ayan beyan ortada olmalıydı. Barzani‘nin ABD ve Batılı diğer müttefikleri tarafından ortada bırakılması ve hayatının hezimetini yaşaması daha dün gibiydi. ABD’nin ipiyle kuyuya inmek büyük bir hataydı. Rusya, Türkiye, İran, Esad ile aynı anda hepsiyle birden karşı karşıya gelmek ve bana bir şey olmaz sanmak büyük bir yanılgıydı. Kürtler tarihte bir çok kez büyük güçler tarafından ortada bırakıldılar. Bu sefer de farklı olmadı. Batı diplomasisi RTE’nin “terörü engellemek” için saldırı yapma hakkı olduğunu dillendirir oldu. Ne ABD’den, ne de AB’den ses var. 
ABD ile işbirliği konusunda soldan gelen eleştirilere güç dengeleri üzerinden cevap veren Kürt ulusal hareketi, büyük güçler arasında denge siyaseti bile izleyemedi. Ancak saldırı başladıktan sonra Esad ile bağları güçlendirme arayışına girdiler. Bu saatten sonra ABD’nin buna izin verip vermeyeceği, ya da Rusya’nın RTE’yi açıktan karşısına alan böyle bir yakınlaşma için Esad’a engel olup olmayacağı belli değil. Şu an için kesin olan bir şey var: Kürt ulusal hareketi, şimdi kendisinden çok daha güçlü bir düşmanla yalnız başına karşı karşıya… 

Hendek Savaşlarından Bugüne 

Kürt ulusal hareketinin bir büyük hatası da hendek savaşlarına girişmesiydi. 7 Haziran 2015 seçimlerinde S.Demirtaş ve HDP’nin tarihi başarısının üzerinden henüz bir ay geçmişti ki KCK ateşkesi bitiriyoruz açıklaması yapmıştı. Bu da tam da RTE’nin istediği şeydi. Neticede Kürt muhalefeti ezildi, ülke otoriterleşti, demokratik hakların çoğu kullanılamaz hale geldi. Dahası Kürt halkı yoruldu ve geri çekildi. Bundan çok değil, üç yıl önce AKP Afrin’e saldıracak ve Diyarbakır dahil Kürt illerinden ses çıkmayacak deseydiniz kimseyi inandıramazdınız. IŞİD’in Kobani’ye saldırması sonrasında ne büyük olayların çıktığı herkesin hatırındadır. Ama bugünkü durumla o dönem geceyle gündüz kadar farklı. 7 Haziran’dan sonra tutturulan yol, Kürt ulusal hareketinin liderliğinin tarihi hatası olmuştur.

Afrin Konusunda Soldan İki Kötü Örnek

Türkiye sosyalist solu Afrin’de bir sınamadan geçiyor. İyi örnekler çoğunlukta olsa da çok kötüler de var. Bunlardan ikisini kullansak yeterli olacaktır. İlki TKP ismini bir kez daha ele geçiren Kemal Okuyan ve tayfasına ait. Bu grup Kautsky’lerin hamurundan olduğunu bir kez daha kanıtlayarak egemen sınıfın “anti-terör” kampanyasına katılmış. “Evet, Suriye’de ABD ve onun “müttefik” olarak gördüğü unsurlar tüm bölge halkları için olduğu kadar Türkiye için de tehdittir.” Meseleyi bu şekilde ortaya koyduğunuzda ağzınızdaki baklayı çıkartmışsınızdır. Gerisi eveleme gevelemedir. Retorik olarak kullanılan NATO karşıtlığı ile ÖSO’lu bir operasyonun eleştirisi dışında TKP’nin tutumu Afrin’e operasyonu örtük biçimde olumlamakta ve RTE’yi haklı çıkarmaktadır. Burjuva devlete ve düzene sadık olan sözde komünist partinin adından başka hiçbir şeyinin komünist olmadığını bir kez daha görmüş olduk.

Afrin konusunda dikkat çekici kötü tutumlardan birisi de DİP’ten geldi. DİP Afrin operasyonuna karşı resmi bir parti açıklamasından sakınarak gercekgazetesi.net‘ten bir analiz yazısı yayınlamakla yetindi. Kendisine devrimci Marksist diyen bir yapının bu gibi durumlarda enternasyonalist tavrını çok net bir şekilde ortaya koyması gerekirken DİP zor zamanlarda bir kez daha etrafta görünmemeyi tercih ediyor. Üstelik yaptıkları analiz “Amerika’nın Afrin’de Türkiye’yi tuzağa çektiği” türünden bir garabet. Operasyona ilkesel net bir itiraz yerine egemen sınıfa utangaç milliyetçilik temelinden akıl vermeye kalkışmak, sadece yükselen şoven dalgaya göz kırpmak anlamına gelmiyor, aynı zamanda DİP’in son dönemdeki sağa kayışının en bariz örneklerinden birisini sunuyor. 
KATEGORİLER
ETİKETLER