Belayid Öldürüldü, Halk Ayakta (Tunus’ta Neler Oluyor?)
Serkan Üstün
Arap devrimlerinin kıvılcımının çakıldığı yer olan Tunus’ta laik-sol lider Şükrü Belayid’in öldürülmesi sonucunda kitlesel ve çatışmalı gösteriler meydana geldi
Tunus’ta anti-islamist Demokrat Yurtsever Hareketin genel koordinatörü ve Halk Cephesinin liderlerinden Şükrü Belayid bugün sabah saatlerinde evinden işe gitmek için dışarı çıktığında bir suikast sonucu öldürüldü.
Suikasti üstlenen olmasa da Tunus halkı İslamcı iktidarı hedef almış durumda. Bugün suikastın ardından Boazizi’nin kendisini yakmasıyla Tunus’taki eylemlerin merkezi olan Sidi Bouzid’de veTunus İçişleri Bakanlığı önünde kitlesel protestolar yaşandı. İçişleri Bakanlığı önündeki protestolarda polisin sert bir şekilde müdahale ettiği ve şiddetli çatışmaların yaşandığı belirtiliyor.BBC muhabiri Sihem Hassaini kitlenin İçişleri Bakanlığı önünde ‘ikinci devrim’ sloganı attığını bildirildi. Müslüman Kardeşlerin Tunus örgütü iktidardaki En Nahda partisinin Mezune kentindeki binası ateşe verildi. Gafsa’daki En Nahda binası da tahrip edildi.
Yaşanan en önemli gelişme ise hükümetin düşmesi oldu. Başbakan Hamadi Cibali yeni bir teknokrat hükümetin kurulduğunu ilan etti.
Şükrü Belayid geçtiğimiz günlerde En Nahda’yı suçlayan konuşmalar yapmıştı. Belayid, “En Nahda’nın Demokrat Yurtseverler’in toplantılarına saldırmak üzere ‘paralı askerler’ tuttuğunu” söylemişti.
Suikastın ardından Halk Cephesi’nin de içinde bulunduğu bazı gruplar parlamentodan çekildi ve bu gruplar Şükrü Belayid’in cenazesi için genel grev çağrısı yaptı. Geçtiğimiz haftalarda tartışılan genel grev, Tunus’taki olaylarda belirleyici aktörlerden birisi olan sendikalardan UGTT ‘nin bürokratları bu grevi engellemiş, iptal etmişlerdi. Ancak şu durumda halkın öfkesinin önüne geçmek mümkün görünmüyor. Perşembe günü bütün işyerlerinin ve okulların kapalı olması bekleniyor.
Tunus’ta Son Durum
Tunus’ta yaşanan süreç hem ülkelerin yapısal farklılıkları hem de siyasi farklılıklar bazında Mısır’dakinden ayrışıyor. Öncelikle Mısır’da Mübarek sonrası dönem için Müslüman Kardeşlerin oradaki iktidarı ile Mısır’lı devrimciler yaşanan kutuplaşmanın temel dinamiğinde Mursi’nin halkın ekonomik sorunlarını çözememesi, eski rejimin kalıntılarını devralması ve adeta bir yeni Mübarek olması yatıyor. Ancak Tunus’ta siyasal İslam ile halk arasındaki kutuplaşmanın temel dinamiği laik-anti laik çatışması.
Mısır’da İslam dininin etkisi çok güçlü ve Mübarek karşıtı devrimciler içinde de böyle bir kutuplaşma yaşanmıyor. Ancak Tunus’ta Türkiye’dekine benzer bir şekilde dini referanslar ve ayrışmalar üzerinden bir kutuplaşma mevcut. Bu da ülkedeki siyasal özneleri buna göre şekillendiriyor. Ancak her ne kadar ayrışmanın temel dinamiği dini eksende olsa da iktidarın ekonomik sorunları çözemediği ve geldiği günden bugüne çeşitli yolsuzluklara karıştığı ve halkın buna da tepkili olduğunu söylemek mümkün.Tunus’ta esasen iki cephe mevcut bir tanesi iktidar odağı olan Müslüman Kardeşleri’in En Nahda Partisi, diğeri de laik-sol muhalefet. Tunus’ta üçüncü bir cephe oluşturma çabası olsa da maalesef kendisine sosyalist diyen unsurlar çoğu zaman laik- Arap milliyetçisi söylemlerin ardına yedeklendiyor. Burada en büyük pay eski Enver Hoca’cı İşçi Partisi’nin (Eski Tunus Komünist İşçi Partisi – Tunus Komünist İşçi Partisi son kongresinde isminden komünisti atarak reformistliğini resmileştirmiş oldu.) Sosyalist solun bu dönemde çeşitli cepheleşme taktiklerine ihtiyacı olduğu tartışılabilir ancak Baasçı, Arap milliyetçisi odaklarla ittifak yapmak Tunus’taki sınıf hareketine ne kazandırır burası şüpheli. Bu ülkede muhalif gruplar arasında Troçkist bir örgüt olan ‘İşçilerin Sol Birliği’ (LGO) adlı örgütün de bulunduğunu belirtelim.
Hatırlanacağı gibi siyasal İslam’ın Ortadoğu’daki geleceğine ilişkin siyasal olarak bir düşme eğiliminde olduğu, uzun vadede meşruiyetini kaybedeceği ve gençler arasında eskisi kadar çekiciliği kalmadığını söylemiştik. Bunun üzerine Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarına yönelik muhalefetin bizi haklı çıkardığını düşünmeye başlamışken Tunus’ta da kaynayan kazanın artık taşması bu düşüncemizin pekişmesini sağladı.
Tunus’ta Mısır’ın aksine sendika bürokrasisinin ve reformist solun kitle eylemlerinde belirleyici rolü olduğunu da ekleyelim. Bundan sonraki süreç ve bu süreçte yaşanacak eylemler oldukça önemli. Ancak ileriki gelişmelerde reformist solun ve sendika bürokrasisinin etkisi de hissedilebilir.