İş Cinayetlerinin Perde Arkası – Gülşen Yurdakul

15 Ocak, 2013
Sürekli duyduğumuz iş ‘kaza’larına her gün bir yenisi ekleniyor. Daha birkaç gün önce yine Zonguldak’ta bir maden ocağında 8 işçinin öldüğü haberi geldi. Bu ve benzeri haberler bize her geçen gün artan iş kazalarına güvenlik önlemlerinin alınmadığına işaret ediyor. Madenlerde, inşaatlarda, tersanelerde ve birçok sektörde taşeronlaşma güvencesiz çalışmayı ve iş cinayetlerini de beraberinde getiriyor.

ILO’nun son raporuna göre Türkiye, iş kazaları sıralamasında 3. sırada yer alıyor.  Avrupa ülkeleriyse ilk sıralarda yer alıyor. Yine ILO rakamlarına göre: Dünya‘ da 3 milyar civarında bir işgücü bulunmaktadır. Dünya‘ da ortalama her 15 saniyede 1, bir günde yaklaşık 6 bin işçi iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Her yıl yaklaşık olarak 360 bin kişi iş kazası, 1milyon 950 bin kişi ise meslek hastalıklarından dolayı yaşamını yitirmekte. Sadece bu rakamlar dahi işçi cinayetlerindeki acı bilançoyu gözler önüne seriyor. Ekmek kapısı görülen yerler insanların umutlarının söndürüldüğü kıyımhanelere dönüşüyor.

Madenlerde, inşaatlarda, tersane ve birçok işyerinde iş güvenliği ve işçi sağlığı önlemleriyle birlikte, işyerlerindeki özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarının etkileri de dikkate alınmalıdır.İş kazalarının nedenini, kanunun olmamasıyla ilişkilendirilip, kanunun çıkarılmasının tek başına kazaları önlemekte yeterli olacağı yönündeki tespitler bilimsel gerçeklik taşımamaktadır. Çünkü iş kazalarının asıl nedeni neoliberal politikaların uzantıları olan özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kuralsızlaştırma ve denetimsizleştirmedir. Yapılan ya da yapılmaya çalışılan yasaların ise çözüm bulmak amacıyla yapılmayıp günü kurtarmak adına yapıldığı aşikâr. Yasaların göstermelik olması bir yana taşeron firmalara peşkeş çekilen işyerlerinin bakanlık tarafından denetlenmediği, serbest piyasa anlayışının iyice yerleştirilmek istendiği, ucuz iş gücüyle daha çok çıktı elde etmenin yolunu arayan patronun bu durum işine gelmesi ve insan yaşamını göz göre göre ateşe atması da cabası oluyor. AKP hükümetiyle iyice yer edinen neoliberal politikaların Türkiye ayağını oluşturan uygulamalar her geçen gün bir işçi ailesinin daha evine ateş düşürüyor. Tabi ki alınmayan önlemlerin, göstermelik çıkarılan yasaların sebebinin sınıfsal çıkarlara dayandığını biliyoruz. İşyerlerinde alınmayan önlemlerin, güvencesiz çalıştırmanın, ihmallerin adı ‘kader’ oluyor. Öyle ki yetkililer çıkıp televizyonlarda ‘güzel öldüler’ şeklinde aymazca açıklamalar yapıyor.

Unutulmamalıdır ki işçi sağlığı ve iş güvenliğinde temel amaç; çalışma ortamında çalışanların sağlığına zarar verebilecek etkenlerin önceden belirlenip gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan, rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, çalışanların ruhsal ve bedensel sağlıklarının korunmasıdır. Yapılan araştırmalara göre iş kazalarının %98‘ i, meslek hastalıklarının %100‘ ü önlenebilir durumda iken; gerekli önlemler alınmadığı için her yıl iş kazaları ve meslek hastaları sebebiyle birçok insan hayatını kaybetmektedir.

İşyerlerinde, iş güvenliğini sağlamak ve kaza risklerini azaltmak için çeşitli önlemler almak gerekiyor. Ancak iktisadi ‘akıl’ üretici firmanın kâr maksimazyonuna ulaşması yönünde olduğundan bu alınacak önlemler ve bunlar için yapılacak olan masraflar partonun elde edeceği kârı ister istemez azaltacak.  Dolayısıyla iş cinayetlerinin perde arkasında yatan şey modern kapitalizmin işleyiş mantığıdır. Bu mantık neoliberal politikalarla birlikte daha da vahşileşti. Örneğin, AKP hükümetinin işçi kıyımlarını olağanlaştırdığı, ülkeyi ucuz işgücü cenneti haline getirdiği ve işçi düşmanı yasaları ve politikaları aslında sisteme ve burjuva sınıfına nasıl çanak tuttuğunun ispatıdır. Bu manzara Türkiye’de olduğu kadar Avrupa hatta diğer dünya ülkelerinde de böyledir. Kapitalist sistemler ve onun uygulayıcısı hükümetler neoliberal politikalarını işçi ve emekçi sınıfın üzerinde uygulayıp karlarına kâr katmaya devam ediyorlar.

Tüm bu vahşiliğin alternatifini yaratma yolundaki adımların ise işçi sınıfının örgütlü bir ses yükseltmesinden geçtiği görülüyor

Kaynaklar:

http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=8010&tipi=9

http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=8103&tipi=9

KATEGORİLER
ETİKETLER