Trump’ın İran Ablukası Emperyalist Savaş İhtimalini Artırıyor!
ABD ile İran arasında zaten yüksek olan tansiyon, 20 Haziran’da ABD’ye ait bir insansız hava aracının (İHA) İran tarafından düşürülmesiyle savaş noktasına dayandı. İran İHA’nın hava sahasını ihlal ettiğini iddia ederken, ABD ise İran hava sahasına giren herhangi bir aracı olmadığını ve İHA’nın Umman Körfezi’nde uluslararası sular üzerinde düşürüldüğünü belirtti. Bu gelişmenin ardından Trump’ın Twitter hesabından paylaştığı “.. Pazartesi günü uluslararası sularda yüzen insansız bir hava aracını vurdular. Biz de öfkelendik ve buna üç farklı sahayı hedef alarak yanıt vermeye hazırlandık. Kaç kişi ölür diye sordum. Generalin verdiği yanıt 150 oldu. Saldırıyı 10 dakika önce durdurdum…” sözleri gündemde büyük etki yarattı.
Bu süreç diken üstünde bir dünyada yaşadığımızın açık bir göstergesi. Batı basınında İran ile ABD’nin karşılıklı hamlelerle tetiklediği gerilimin düşebileceğine dair beklentiler oldukça düşük. Her iki ülkenin yönetici kadroları da hem iç kamuoylarında bu gerilimi siyasi meşruiyete tahvil etme peşindeler hem de tarihsel olarak birbirlerine düşmanlık besleyen bir siyasi geleneğin temsilcilerinden oluşuyorlar. Molla rejimi İran emekçi sınıflarının gözünde neredeyse bütün meşruiyetini yitirmiş durumda ve bu giderek kendisini bugüne dek destekleyen toplumsal kesimlere doğru yayılma eğiliminde. ABD ile yaşanan gerilim ise Molla rejimi için bir can simidi olarak görülüyor. ABD ile yaşanan gerilim üzerinden milliyetçi-şovenizm forse edilerek, toplumsal muhalefetin meşruiyeti kırılmaya çalışılıyor.
ABD’de ise gelecek yıl başkanlık seçimleri var ve Trump bu seçim yaklaşırken bu tarz salvolarla iç kamuoyunda yelkenlerini mümkün olduğunca şişirmek istiyor. Fakat olası bir savaşın Trump’ı 2020 yılında yapılacak olan seçimlerde başarısızlığa sürükleyebileceğine dair görüşler de mevcut. Irak ve Afganistan başta olmak üzere savaş yorgunu Amerikan kamuoyunu Trump’ın küresel bir emperyalist savaşı tetiklemesi muhtemel bir İran macerasına ikna etmesi zor görünüyor. Nitekim Trump’ın kendisi bile Şubat ayında verdiği bir demeçte Irak ve Afganistan’a girmeyi şimdiye kadar yaptıkları en büyük hatalardan biri olarak nitelendirmişti. Trump’ın İran’a yönelik saldırıya 10 dk kala kararından dönmesi, saldırıyı gerçekleştirmekten ziyade bu olasılığı hatırlatmanın kendi ikbali açısından en karlı yol olduğunu düşünmesinden ileri gelmektedir. Öte yandan Beyaz Saray’da her koşulda İran’la savaşı destekleyen Neoconlar için de Molla rejiminin attığı sert adımlar yeni bir savaşı tetiklemek için bulunmaz nimet.
ABD’nin bölgedeki askeri hareketliliği de son bir haftada yapılan yeni takviyelerle artırıldı. Beyaz Saray’dan 17 Haziran’da yapılan açıklamada İran tehdidine karşı Ortadoğu’ya 1000 asker daha gönderileceği belirtilirken, 40 saldırı uçağı kapasiteli USS Abraham Lincoln uçak gemisi de geçtiğimiz ay körfez sularına gönderilmişti. Ayrıca Ortadoğu’ya İran’a karşı Patriot füzelerinin konuşlandırılması kararlaştırılmıştı. Fakat ABD’nin askeri hareketlerini yakından takip eden analistlere göre bu adımlar, olası bir savaşın yükünü çekecek boyutta değil.
Haziran ayı başında ise Bloomberg tarafından İran’ın S-400 hava savunma sistemi almak istediği, ancak Rusya’nın Ortadoğu’da gerilimi artırabileceği gerekçesiyle İran’ın talebini reddettiği iddiası dile getirildi. Ancak iddia herhangi bir resmi kaynak tarafından doğrulanmadı.
Emperyalist Savaş İhtimali Artıyor, Ortadoğu Halkları Savaşa Karşı Durmalı!
ABD’nin İran’a müdahalesi Ortadoğu’da ve dünyada pandoranın kutusunu açabilir. Bugüne kadar vekilleri aracılığıyla bölgede kan kusturan emperyalistleri doğrudan karşı karşıya getirecek sonuçlar yaratması kesin görünmektedir. Kapitalizm savaşlarla ve krizlerle iç içedir. Kapitalizmin içinden geçtiği derin yapısal krizden çıkış yolu tükenirken, gelecekte yeni bir küresel emperyalist savaşla karşı karşıya gelmemiz kaçınılmaz görünmektedir. İsrail, Suudia Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ABD’nin askeri olarak desteklediği ve İran’la derin bir düşmanlık içinde olan akbabalar canhıraş bir şekilde böyle bir savaş için hazırlanmaktadır. Diğer taraftan emekçi sınıflar nezdinde meşruiyetini yitiren çürümüş Molla rejimi de hem içerde toplumsal muhalefeti baskı ve şiddetle boğmakta hem de bölgedeki emperyalist fay hatlarını kaşımaktadır.
Emekçiler için çıkış yolu bellidir. Emperyalist savaşlar kimin başlattığı, kimin kimle savaştığı fark etmeksizin kapitalistlerin kendi gelecekleri için yürüttüğü savaşlardır ve Ortadoğu halklarına yeni katliamlardan ve göz yaşından başka bir şey getirmeyecektir. Bu nedenle onlar birbirlerini yemeden biz Ortadoğu’da yeni bir devrim ateşini harlamalı ve insanlığı emperyalist barbarlıktan kurtaracak devrimci bir sınıf savaşının önünü açmalıyız.
Ortadoğu halkları için bugün tek bir slogan söz konusu: Ya Sürekli Devrim Ya Sürekli Katliam!