Sosyalizm Kazanacak!
/ Devrimci Perspektif / Rouseff’in Miadı Doldu mu? – Tilbe Akan

Rouseff’in Miadı Doldu mu? – Tilbe Akan

on 19 Nisan 2016 - 13:17 Kategori: Devrimci Perspektif, Dünyadan, Gündem

Brezilya son günlerde yolsuzluk iddialarıyla sarsılıyor. Sol iktidar olma iddiasında olan İşçi Partisi lideri eski gerilla ve Cumhurbaşkanı olan Dilma Rouseff iktidarının ikinci döneminde büyük bir krizle karşı karşıya. Peki, bu durumda işçi sınıfı ve sosyalist sol nasıl bir pozisyon almalı, bu krizi nasıl yorumlamalı?

NE OLMUŞTU?

İktidara geldiğinden beri emekçi halkı hayal kırıklığına uğratan Rouseff, 2014 olimpiyatlarında izlediği politikayla diğer burjuva partilerini aratmazken ve beklenilenin aksine emekçiler için hiçbir şey yapmayıp zenginler ve yoksullar arasındaki makasın açılmasını sağlamaya devam etmişken şimdi iktidarı yolsuzluk haberleriyle sarsılıyor. Rouseff’e yöneltilen suçlamalar: hükümet kaynaklarından zimmetine para geçirmek, konumunu bir önceki Cumhurbaşkanı Lula’nın ceza davasında Lula lehine çevirmek için kötüye kullanmak -ki Lula’nın gözaltına alınmasının ardından çıkan tapeler bu iddianın doğruluğunu kanıtlar nitelikte- başkanlık kampanyasında Petrobras’dan aktarılan parayı kullanarak yolsuzluk yapmak. Bu fırsattan yararlanmaya çalışan merkez sağcı partiler ise bunu kullanarak Rouseff’in istifa etmesini ya da soruşturma açılmasını talep ediyorlar.

Bu kriz Brezilya’da kutuplaşma yaratan birçok protestoya sebep oldu. PSDB (merkez sağ parti) önderliğinde 3 milyona yakın insan, hükümet karşıtı eylemlerle sokağa çıkarken bu protestolara karşılık 270 bin kişi de sol iktidara destek olmak için sokaklara indi. Eğer Rouseff iktidardan düşerse yerine istikrarı sağlayacağı düşünülen, burjuvalar ve orta sınıf tarafından desteklenen PSDB’nin gelmesi neredeyse kesin gibi. Bu güçlü iddialar ve sağın baskısı altında bile Rouseff çözümü yine popülist söylemlerde bularak tapelerin özel hayatın ihlali olduğu ve cinsiyetçi bir politik şiddet olduğunu söyleyerek kendini aklamaya çalışıyor.

Öte yandan işçi sınıfına yönelik baskı ve sömürü politikalarını arttırmaya devam ediyor. Terör karşıtı yasa ile işçi hareketinin önünü kesmeye çalışıyor.

137681_600

MUKTEDİRLER AÇISINDAN NE DEĞİŞTİ?

Brezilya burjuvazisi için popülist söylemlerle kitleleri kontrol edebilen ve toplumsal huzuru sağlayabilen bir İşçi Partisi oldukça kullanışlıydı. Ancak iktidarı boyunca kitleleri hayal kırıklığına uğratan ve öfkelendiren Rouseff iktidarı, siyasi zayıflığından dolayı sınıfsal uçurumun arttığı bir ülkede işçi sınıfını kontrol edemez hale geldiğinden dolayı artık gözden çıkartıldı. Yapılan bu protestolar Lula ve Rouseff’e karşı bir baskı yaratmak amaçlı değil; keza onlar zaten çoktan yıpranmış durumdalar. Asıl amaç işçi sınıfının elindeki üç beş kazanımın da geri alınması, işçi hareketinin marjinalize edilmesi ve yok edilmesidir.

İŞÇİ SINIFI VE SOSYALİST SOL NASIL BİR POZİSYON ALMALI?

Sosyalist solun son birkaç yıldaki durumunu kısaca özetleyecek olursak, 2013’te gençlik hareketi yeniden canlanmıştı. Protestolar, yürüyüşler ve işgallerle yeni gençlik kuşağı alanlara çıkmaya başlamıştı.

2015 yılı sonundaysa Sao Paulo’da 200’den fazla okul işgal edildi. Ancak sosyalist solun bölünmüş ve etkisiz olması nedeniyle gençliğe güçlü bir alternatif sunulamadı. PSOL (Brezilya Sosyalizm ve Özgürlük Partisi), solun çatı örgütü olarak seçimlere girse de hala oldukça küçük bir oluşum. Seçimlerde de büyük paralar dönüyor ve sağ adaylar toplumsal kutuplaşmayı büyük ölçüde kendi avantajlarına kullanıyorlar.

Gelinen noktada ülkenin İşçi Partisi yanlıları ve PSDB yanlıları olarak ikiye bölünmesi söz konusu, ancak işçi sınıfı ve sosyalist solun üçüncü alternatifi ortaya çıkartması ve kutuplaşmayı sınıf savaşı perspektifine çekmesi gerekiyor. İşçi sınıfının bağımsız hareketiyle sömürü ve baskıya karşı mücadeleyi yükseltme görevi yakıcı bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Sadece antikapitalist mücadele Brezilya işçi sınıfını bu barbarlıktan kurtarabilir. Bu çürümüş sisteme karşı işçi sınıfının haklı taleplerini haykırmak gerekir. Bunun içinse, PT (İşçi Partisi) ve PSDB arasındaki kutuplaşmaya karşı işçi sınıfının bağımsız hareketini üçüncü bir güç olarak yaratmak gerekir.

Asıl savaş burjuvazi ve onun uşaklarıyla işçi sınıfı arasındadır. Bu sebeple PSDB’nin görevden uzaklaştırma talebine karşı çıkmak ve bağımsız bir noktadan Rouseff ve İşçi Partisi’nin politikalarına karşı sınıf perspektifli bir mücadele izlemek; özelleştirmelere, anti terör yasasına karşı durmak ve sınıfın taleplerini yükseltmek büyük önem arz etmektedir. PSOL ve daha radikal sol partilerin, sendikaların ve örgütlerin birleşerek sol alternatifi inşa etmeleri ve birleşik cepheyi kurmaları elzemdir.

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı