Sosyalizm Kazanacak!
/ Ekonomi / Petrol Fiyatlarındaki Düşüşün Nedenleri, Sonuçları – Çağın Erdinç

Petrol Fiyatlarındaki Düşüşün Nedenleri, Sonuçları – Çağın Erdinç

on 10 Aralık 2014 - 19:47 Kategori: Ekonomi, Gündem

Petrol İhraç Eden Ülkeler (OPEC) Kasım ayının sonunda Viyana’da toplandı. Viyana’daki toplantı olağan bir toplantı değildi. Bilindiği gibi ABD’deki üretimi son yıllarda iyice artan kaya petrolü ABD’nin ham petrol üretimini günde 9 milyon varil seviyesine kadar çıkarttı. ABD’deki aşırı üretim sonucunda, doğal olarak petrol fiyatları ciddi anlamda geriledi. Bu durum OPEC üyelerini kara kara düşündürüyor. Viyana’daki toplantının konusu, düşen petrol fiyatlarına karşı alınabilecek önlemler üzerine şekillendi.

İlk bakışta artan fiyatlarla ilgili alınabilecek önlem son derece basittir. Arzı, yani üretimi düşürdüğünüzde fiyatlar da en azından kısa vadede yükselişe geçecektir. OPEC üyeleri son derece basit olan bu kuralı uygulayarak petrol fiyatlarını arttıramazlar mıydı? Evet, arttırabilirdi; ancak son derece basit olan bu uygulamayı hayata geçirmek bir o kadar zor.

OPEC üyeleri günde toplam 31 milyon varil petrol üretiyor. Üretimin yaklaşık üçte birini yapan Suudi Arabistan, OPEC’in gayriresmi lideri. Suudi Arabistan’la birlikte hareket eden Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni saymazsak, OPEC’teki üreticilerin hemen hepsi azami kapasitede üretim yapıyor.

Sorun tam da bu noktada başlıyor. OPEC üyelerinin neredeyse bütün gelir kaynağı petrol. Yani petrol arzını düşürmeleri, söz konusu ülkelerin iç ekonomik dengelerini altüst edebilir. OPEC üyelerinin dengeyi sağlayabilmeleri için üretmeleri gereken petrolün alt sınırı var.Örneğin bu alt limit Kuveyt ve Katar için varil başına yaklaşık 70 dolardan başlıyor, Suudi Arabistan için 100 dolara yaklaşıyor. İran, Libya, Venezuela gibi ülkeler için 140 dolara kadar çıkabiliyor.  

Örnek vermek gerekirse, İran’ın petrol üretimini kısması mümkün değil. Ambargo gibi nedenlerle İran’ın petrol üretimi zaten 2012’den beri 1 milyon varil düştü. Irak’ın hali de ortada. IŞİD petrol kuyularının önemli bir kısmını elinde bulunduruyor. Kalan petroller de Irak’ın kuzeyindeki Bölgesel Kürt Yönetimi’nin elinde. Bu şartlar altında Irak hükümetinin de doğal olarak petrol üretimini kısması mümkün görünmüyor.

OPEC içerisinde petrol üretimini gerçekten kısabilecek tek ülke Suudi Arabistan; ancak Suudi Arabistan’ın da bu konuda sınırları olduğunu vurgulamak lazım.  Suudi Arabistan daha önce bugünkü durumla karşılaştı ve petrol üretimini azalttı. Bahsettiğimiz süreç 1980’lerin ortalarında yaşandı. Bilindiği gibi 1980’lerde ABD’de kaya petrolü üretimi söz konusu değildi. ABD petrol ihtiyacının önemli bir kısmını Suudi Arabistan’dan karşılıyordu. 1980’lerde petrol fiyatları düşünce, Suudi Arabistan petrol üretimini kıstı; fakat bu kısıtlama Suudi Arabistan’ın ekonomisinde deprem yarattı. Suudi Arabistan petrol arzını kıstıkça ABD’ye ihraç ettiği petrolün miktarı da azaldı.

Örneğin 1983’te Suudi Arabistan günlük petrol üretimini 4 milyon varilin altına düşürdü; ancak paralel olarak ABD’nin Suudi Arabistan’dan ithal ettiği petrolün payı da %5’in altına düştü. Suudi Arabistan arzı düşürmeye devam etti. Hatta, 1985’in ortalarında günlük petrol üretimini neredeyse 2 milyon varile düşürdü; fakat yine paralel olarak ABD’nin Suudi Arabistan’dan ithal ettiği petrol miktarı da düştü. Hatta bu öyle bir düşüştü ki, Suudi Arabistan ABD’ye petrol ihraç edemez duruma geldi. Bu süreçte Suudi Arabistan petrol ihracı konusunda diplerdeyken Çin bu fırsatı kaçırmadı ve Suudilerin petrol pazarındaki yerini kaptı. Sonrasında Suudi Arabistan petrol arzını mecburen arttırdı.

1980’lerde böyle bir tecrübeyle karşılaşan Suudi Arabistan petrol arzını tekrar düşürür mü? Büyük ihtimalle düşürmeyecek. Zaten petrol arzını düşürse bile sadece kendisi düşürecek. Suudi Arabistan bu durumda “benim başım kel mi?” diyerek zaten uzun zamandır petrol üretimini hiç kısmadı. Doğal olarak petrol fiyatları da düşmeye devam etti. Peki bu durumda ne olacak? Aslında yapılacak şey belli; ancak hiçbir OPEC üyesi petrol arzını kısmaya yanaşmıyor.

Petrol Fiyatlarının Düşüşü Türkiye’yi Nasıl Etkiler? 

Hemen belirmek gerekir: “Dünya piyasasındaki petrol fiyatlarının düşüşü Türkiye’deki petrol fiyatlarının da düşmesine neden olur” önermesi son derece yanlış. Petrol fiyatlarının düşmesi ve bu düşmeye refleks olarak petrol ihraç eden ülkelerin müdahalesi kapitalizmin iç içe geçmiş ekonomilerinde ciddi sıkıntılar yaratıyor.

Hatta bunu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da itiraf etti. Dünya Enerji Konseyi Başkanı Marie-Jose Nadeau ile basın mensuplarının sorularına yanıt veren Taner Yıldız, “Petrol fiyatlarının 43 dolara kadar düşmesi Türkiye’yi nasıl etkiler?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Gerçekçi davranmamız lazım. Ham petrolün 43 dolarlara kadar düşmesi halinde petrolle alakalı yatırımlar durur. Belli bir seviyenin üzerinde üretimde olanlar üretimini durdururlar. Bu, sonuçta tüketicileri arz güvenliğiyle alakalı problemle karşı karşıya getirir. Bu sefer de arzın azlığından fiyatlar yükselir. 3 aylığına fiyatın düşüp sonraki 13 ayda 1,5-2 katına çıkıyor olması bizim çok tercih ettiğimiz bir şey değil. Sürdürülebilir bir fiyatla herkesin önünü görebileceği bir yapı, bütün kesimler tarafından tercih edilir. 43 dolar değil, 67-70 dolarlar Türkiye’nin işine gelen fiyatlardır.”

Evet, bizzat Taner Yıldız’ın da söylediği gibi dünya ölçeğinde petrol fiyatlarının düşüşü Türkiye’deki petrol fiyatlarını azaltmayacağı gibi arzın azalmasından dolayı fiyatları arttırabilir.

Rusya’daki Olası Kriz Türkiye’yi Nasıl Etkiler? 

Türkiye’nin enerji alanında (özellikle doğalgaz) Rusya’ya bağımlı olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda Rusya’nın içerisinde bulunduğu ekonomik çıkmazın Türkiye’ye ciddi etkileri olabileceğini vurgulamak gerekir. Zira, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre geçen yıl Türkiye’nin doğal gaz ithalatının ülkelere göre dağılımında %58 ile Rusya ilk sırada yer aldı. Kapitalizmin iç içe geçmiş ülke ekonomilerinden herhangi birinde oluşabilecek sarsıntının, ona görece bağımlı olan ülke ekonomilerinde ciddi etkiler yarattığını söylemiştik. Bundan dolayı Rusya’nın içerisinde bulunduğu ekonomik çıkmazları ve bu çıkmazların Türkiye’ye olası etkilerini kısaca analiz etmekte fayda var.

Bir yandan varil başına 70 dolar seviyesinin altına gerileyen petrol fiyatları, diğer yandan ABD ve Avrupa’nın uyguladığı yaptırımlar Rusya ekonomisinde depremler yaratıyor. Hatta Moskova kötü gidişi kabullendi ve 2015 büyüme tahminini %1,2’den %0.8’e çekti.

Rusya’nın geçmişte de benzer krizlere girdiğini vurgulamak gerekir. Örneğin 1998’de Rusya’da yaşanan ve “Ruble krizi” ya da “Rus gribi” olarak adlandırılan kriz sonucunda Rusya borcunu ödeyemeyeceğini açıklayarak moratoryum ilan etmiş ve bu büyük kriz Türkiye’yi de içerisine alan kuvvetli bir domino etkisi yaratmıştı.

Söz konusu dönemde Türkiye ekonomisi %4.7 oranında küçülmüş ve Türkiye Rusya’ya 1998 krizi öncesinde 1 milyar 348 milyon dolar tutarında ürün satarken 1999’da bu tutar 589 milyon dolara kadar gerileyerek Türkiye ekonomisini sarsmıştı.

Rusya 1998’deki gibi açmaza bugün sürüklenir mi bilinmez ama Rusya’nın içinde bulunduğu durum hiç iyi değil. Rusya ekonomik dengesini oluştururken petrol fiyatlarını 100 dolar üzerinden hesapladı ancak şimdi petrol fiyatları 100 doların çok altına düşünce Rusya kara kara düşünmeye başladı. Ayrıca düşen petrol fiyatlarının  doğal olarak petrol gelirlerini azalttığını ve bu durumun bütçe açığını sürekli arttırdığını da eklemek lazım.

Düşen petrol fiyatları, Ukrayna krizi ve yaptırımlar nedeniyle Rusya’nın bütçe açığının sürekli artması 1998’deki gibi Türkiye’nin ekonomisini ciddi anlamda etkilemesi sürpriz olmaz.

Sonuç

Gelinen süreci şöyle özetleyebiliriz: düşen petrol fiyatları karşısında, ekonomileri tamamıyla petrole bağımlı olan OPEC ülkeleri petrol üretimini azaltamıyor. Bu durumdan memnun olan ABD’deki kaya petrolü üreticileri, üretimi en yüksek seviyede tutarak kârlarına kâr katıyor. 43 dolara kadar düşen petrol fiyatlarına karşı diğer petrol üreten ülkelerin arzı kısmaya çalışması sonucunda fiyatlardaki dengesizlik petrole bağımlı olan ülkelerdeki petrolün fiyatını arttırıyor.

Kapitalizmin iç içe geçmiş ve hassas dengeler üzerine kurulu ekonomisinde krizler sonucunda birileri zenginliklerine zenginlik katarken (örneğin ABD’deki kaya petrolü üreticileri) krizin faturası yine yoksullara çıkıyor. Öyle ki, Dünya genelinde yaşanan petrol krizi Rusya’yı etkiliyor, bunun sonucunda evlerimizde ısınmak için kullandığımız ve zaten açmanın büyük cesaret istediği doğalgazı daha fazla kısmak zorunda kalıyoruz. “Petrol fiyatlarındaki düşüş dengelenir mi?” sorusuna yanıt vermek çok zor; ancak bir gerçek var ki, kapitalizmin küresel ekonomisi yeni ve çok ciddi bir krizin eşiğine sürüklenebilir.

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı