Sosyalizm Kazanacak!
/ Gündem / “Hukuk devleti” mi dediniz?

“Hukuk devleti” mi dediniz?

on 14 Ekim 2018 - 20:01 Kategori: Gündem

Günlerdir Türkiye’nin nasıl bir hukuk devleti olduğunu dinleyip duruyoruz. Sebebi malum: Rahip Brunson Davası… Elbette ABD’nin yaptırımlarına ve tehditlerine boyun eğdik diyemiyorlar. Bunun yerine Türkiye’nin “hukuk devleti” olduğu masalını anlatıp duruyorlar.

Türkiye’nin nasıl bir “hukuk devleti”ni görmek isteyenler zaten görüyor: Hapishaneleri ağzına kadar muhalif gazeteci, öğrenci, akademisyen ve işçi dolu… Tek adam rejimine gık diyeni mahkemeler içeri atma yarışına giriyor. Yüksek yargısı Erdoğan’ı görünce korkudan ne yapacağını şaşırıyor; düğmesiz cübbelerini iliklemeye kalkışanları mı ararsınız, haşmetmeaplarıyla parti progpagandası için il il dolaşıp çay toplayanları mı… Savunmanın başındaki zatın hali daha beter: Başında olduğu baroya bağlı avukatlar mahkeme salonlarında müvekkilinin suçsuzluğunu ispatlamaya çalışmak gibi uyduruk gerekçelerle tutuklanırken, tek adama yanlama derdinde… Kısacası adalet ayaklar altına paspas edilmiş halde…

Peki, gerektiğinde cezalandırmak istediğine suç icat etme konusunda epey mahir olan adalet sistemimiz sarayın topçusu Arda Turan’a da hak ettiği cezayı verir mi, daha doğrusu verebilir mi?

Bilindiği üzere bu zat geçtiğimiz günlerde bir gece kulübünde eğlenirken, popçu Berkay’ın eşine asılıyor ve sonrasında kendisiyle konuşmaya gelen Berkay’ın burnunu kırıyor. Bununla da kalmıyor. Berkay’ın peşinden belinde silahıyla hastaneye gidiyor, konuşmaları sırasında silahını ateşliyor.

Türkiye bir “hukuk devleti”yse Arda Türk Ceza Kanunu’nda yer alan şu maddeler uyarınca yargılanması gerekir: “Madde 170 – (1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda; c) Silâhla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan, Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun – Madde 13 – Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”.

Arda Turan’nın yaptıklarını sıradan bir vatandaş yapmış olsaydı muhtemelen sadece yukarıdaki maddeler uyarınca ciddi bir ceza alabilirdi. Futbol Disiplin Talimatı 60’ıncı maddesinde “2 yıldan fazla hüküm giyenler, futboldan süresiz men edilir.” denildiği için futbol hayatı biterdi. Bundan daha fazla ne ceza gelebileceği ise teknik olarak hukukçuların işi…

Ama sorun Arda Turan’ın iktidarın en has “adam”larından biri olması. Kendisi her fırsatta herkese “adamlı”ğı hatırlatıyor, her vukuatında “adamlı”ğını gösteriyor ve hep “adam” gibi mağdur olmayı başarıyor. Son olayın ardından kendisi de bize bunu hatırlatıyor: “Geçmişte yaşananları bilenler için, neden böyle davrandığımı anlamak zor olmayacaktır.”.

Evet, geçmişte yaşananları bilmeyen yoktur: 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası sırasında kankalarıyla prim meselesi üzerinden milli takımı nasıl karıştırdığını, gazeteci Bilal Meşe’ye milli takım uçağında ana avrat küfrederek nasıl saldırdığını, referandumda yine aynı kankalarıyla çektiği “Evet” videosunu, geçen sezon kararını beğenmediği bir hakemin üzerine yürüyerek hepinizi öldürmek lazım demesini, sosyal medyada kendisini eleştiren birini nasıl tehdit ettiğini, Mehmet Ağar’ı cezaevinde ziyaretlerini… Saymakla bitmez. Karşımızda tam da iktidara yaraşır bir profil duruyor.

İktidar verdiği destek nedeniyle, bütün skandallarına rağmen her fırsatta Arda’nın sırtını sıvazladı: Barcelona’da futbol hayatı bitme noktasına gelince, parası neyse verip padişahın takımına transfer edildi. Bilal Meşe’ye saldırması nedeniyle kadro dışı bırakıldığı milli takıma, Fatih Terim’in istifasının ardından bizzat ayağına kadar gidilerek geri döndürüldü.

Normal şartlar altında su yüz derecede kaynar. Ama Türkiye’de biliyoruz ki bu kadar basit görünen her şey artık bir kişinin dudaklarının arasına bakıyor. Arda Turan için muhtemelen yine hatırlı birileri saray yollarını aşındıracaktır. Benzeri filmleri daha önce de görmüştük: Alkollü halde kazaya karışan ve aracını bırakıp kaçan Burak Yılmaz, alkollü araç kullanırken bir polisi ezen ve babasının iktidara yakınlığıyla paçayı kurtaran Rüzgâr Çetin… Arda’da bir şekilde yolunu bulacaktır.

Ve böylece “hukuk devleti” olduğumuz masalı sürer gider.

Yorumlar Kapalı

Yorumlar Kapalı