Ortadoğu’da İt Dalaşı Devam Ediyor, Bölge Barut Fıçısı – Tarık Hasan

Ortadoğu’da İt Dalaşı Devam Ediyor, Bölge Barut Fıçısı – Tarık Hasan

Dünya kapitalizmi yeni bir bunalımın içine sürüklenirken, emperyalist rekabet ve devletlerin silahlanma yarışı hızlanmaya başladı.  İsrail’in Filistin topraklarında yürüttüğü acımasız vahşet ve zulüm 6 aydır durmak bilmeden devam ediyor. İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne 7 Ekim 2023’ten bu yana düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 33 bini aştı. Fakat herkesin bildiği gibi bedelini Filistin halkının açlık, işkence ve ölümle ödediği işgal siyasetinin tek tarafı İsrail değil. İsrail’e silah satışının yaklaşık %65’i ABD, %29’u Almanya, %5’i İtalya tarafından gerçekleştiriliyor. Batılı emperyalistler Siyonist rejimin katliamını şimdiye dek açıkça desteklediler.

Gelinen noktada Siyonist işgal Ortadoğu’yu topyekün bir savaşa sürüklemenin kapılarını da aralıyor. Molla rejimi başta İsrail olmak üzere ABD’nin Ortadoğu’daki müttefiklerine karşı bugüne kadar vekilleri aracılığıyla bir savaş yürütüyordu. Ancak yaşananlar Molla rejimini İsrail’in ve ABD’nin saldırılarına açık bir cevap vermeye zorunlu kıldı.

7 Ekim’in Ardından İran-İsrail Çatışması

Hamas’ın 7 Ekim saldırısının ardından başlayan Siyonist işgal iki devlet arasında sıcak çatışma olasılığını iyice günyüzüne çıkardı. İki devlet de 7 Ekim’den bu yana karşılıklı pek çok saldırıya imza attılar:

  • 10 Aralık 2023’te İran Devrim Muhafızları ile bağlantılı 2 İranlı, İsrail’i hedef alma planlarının tespit edilmesi gerekçe gösterilerek Kıbrıs’ta tutuklandı.
  • 16 Aralık 2023’te İsrail istihbarat servisi Mossad’ın bir ajanı tutuklanarak İran’ın güneydoğusundaki Sistan-Belucistan eyaletinde idam edildi.
  • 18 Aralık’ta Predatory Sparrow (Yırtıcı Serçe) isimli bir hacktivist grup gerçekleştirdiği bir siber saldırıda İran genelindeki benzin istasyonlarının çoğunu devre dışı bıraktı.
  • 23 Aralık’ta İsrail’e bağlı bir ticari gemi Hindistan’ın batı kıyısı açıklarında İran’a ait mürettebatsız bir hava aracı tarafından vuruldu.
  • 25 Aralık’ta, Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanlarından olan Seyyid Razi Musavi, İsrail’in, Suriye’nin Seyyide Zeynep bölgesinde düzenlediği bir hava saldırısında öldürüldü.
  • 28 Aralık’ta, İsrail’in Şam Uluslararası Havalimanı’nı hedef alan hava saldırısında Devrim Muhafızları’nın 11 lideri öldürüldü.
  • 29 Aralık’ta İran, Mossad için casusluk yaptıkları iddiasıyla dört kişiyi idam etti ve birkaç kişiyi de tutukladı.
  • 20 Ocak 2024’te İsrail tarafından düzenlenen bir hava saldırısında Şam’daki bir binada beş yetkili İran Devrim Muhafızları üyesi öldürüldü.
  • 29 Ocak’ta İran, askeri teçhizat üreten bir fabrikaya yönelik bombalı saldırı planlamakla suçlanan 4 Mossad ajanını idam etti.
  • 14 Şubat 2024’de İran’da bir doğal gaz boru hattında patlamalar meydana geldi ve İran yetkilileri bu terör eylemini gerçekleştiren tarafın İsrail olduğunu belirtti.

Gerilimleri tırmandıran en son ve şimdiye kadarki en şiddetli saldırı 1 Nisan’da gerçekleşti. İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun üst düzey komutanlarından Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahedi, İsrail savaş uçaklarının 1 Nisan Pazartesi günü Şam’daki İran konsolosluğuna çok sayıda füze atarak konsolosluğu yerle bir etmesi sonucu aralarında bir başka İranlı generalin de bulunduğu altı kişiyle birlikte öldürüldü.

Zahedi, 2008’den itibaren İran Devrim Muhafızları’nın en önemli dış operasyon kolu olan Kudüs Gücüne komutan olarak katılmış ve İran’ın bölgedeki etkisini genişletmekle görevlendirilmişti. Zahedi İran’ın siyasi, dini ve askeri nüfuzunun en çok yoğunlaştığı iki ülke olan Suriye ve Lübnan’daki operasyonları yönetti. Aynı zamanda, Suriye İç Savaşı sırasında İran’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetine verdiği desteği kolaylaştıran en üst düzey isimlerden biriydi. Zahedi, ABD tarafından 2020 Ocak ayında Irak’ta bir insansız hava aracı saldırısında öldürülen Kudüs Gücü Komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani’den bu yana öldürülen en yüksek rütbeli İranlı askeri komutan oldu.

Hamaney, Ramazan Bayramı namazından sonra Tahran’da bir konuşma yaparken; “Herhangi bir ülkenin konsoloslukları ve büyükelçilikleri o ülkenin toprağı olarak kabul edilir. Konsolosluğumuza saldırdıklarında, bu bizim toprağımıza saldırdıkları anlamına gelir. Şeytani rejim bir hata yapmıştır ve cezalandırılmalıdır ve cezalandırılacaktır.” sözleriyle misilleme yapacaklarını duyurmuştu. Nitekim Cumartesi gece gerçekleştirilen saldırılardan çok daha önce hem İsrail hem de ABD olası saldırıya karşı önlemlerini almıştı.

İran Devrim Muhafızları ilk olarak Cumartesi günü Hürmüz Boğazı’nda İsrail’le ilişkili Portekiz’in “MCS ARIES” gemisini ele geçirdi. Gemi Hindistan’a doğru gidiyordu.

Geminin ele geçirilmesinden birkaç saat sonra Beyaz Saray, ABD Başkanı Joe Biden’ın hafta sonu plaj gezisini yarıda kestiğini ve Ortadoğu’daki durumla ilgili olarak ulusal güvenlik ekibiyle istişarelerde bulunmak üzere Beyaz Saray’a döndüğünü açıkladı. ABD ordusu, müdahaleye yardım etmeleri gerekmesi ihtimaline karşı iki savaş gemisini yeniden konumlandırdı. Yetkililere göre bunlardan biri zaten bölgedeydi, diğeri ise ABD’nin varlığını güçlendirmek için yeniden yönlendirildi.

Nihayetinde beklenen saldırı yüzlerce drone ve hipersonik Fettah füzeleriyle gerçekleştirildi. İran’ın vekalet savaşı yürüttüğü müttefikleri de İsrail mevzilerine saldırılar düzenledi. IDF askeri sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari televizyonda yaptığı açıklamada, saldırının 170 insansız hava aracı, 30 seyir füzesi ve bir kısmı İsrail’e ulaşan 110 balistik füzeyi içerdiğini söyledi. Lübnan Hizbullahı da, Golan Tepeleri’ndeki bir İsrail askeri üssüne iki roket fırlattığını söyledi.

ABD ve Büyük Britanya, saldırının başlamasının hemen sonrasında İsrail’in bu saldırılara karşı yeterli mühimmatı olmadığını iddia ederek İsrail’e yardım edeceklerini söylediler. İsrail yetkililerinin iddia ettiklerine göre, gelen saldırı füzelerinin yaklaşık %99’u ya İsrail hava sahasının dışında ya da ülke üzerinde durduruldu. ABD güçlerinin Suriye’nin güneyinde Ürdün sınırı yakınlarında İran’a ait bir dizi insansız hava aracını düşürdüğü açıklandı.

Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak, Birleşik Krallık RAF Typhoon jetlerinin de bir dizi İran saldırı insansız hava aracını düşürdüğünü doğruladı.

Ürdün kabinesinden yapılan açıklamaya göre, kendi hava sahasına giren uçan cisimleri durdurdu.

İsrail ordusu, Fransa’nın hava sahasında devriye gezmeye yardımcı olduğunu ancak herhangi bir insansız hava aracı ya da füze düşürüp düşürmediklerinin belli olmadığını söyledi.

İsrail’in Suriye’de bulunan İran konsolosluğuna saldırısına dair hiçbir şey söylemeyen AB, İran’ın saldırısını kınadığını ve İsrail’in kendisini savunma hakkının olduğunu belirtti.

Hedef alınan koordinatlardan biri de işgal altındaki Filistin’in güneyinde bulunan Nevatim Hava Üssü oldu. Saldırının ardından üssün ciddi hasar gördüğünü ve tamamen işlevsiz hale geldiğini bildirildi.

Nevatim Hava Üssü işgal altındaki toprakların güneyinde Negev Çölü bölgesinde ve Siyonist rejime ait F-35 savaş uçaklarının ana üssü olan Be’er Sheva kenti yakınlarında yer alıyor.

https://twitter.com/MiddleEastEye/status/1779448668183200116?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1779448668183200116%7Ctwgr%5E08a5919e279ad8e98b736ef7e0fca61d7cde1b7f%7Ctwcon%5Es1_&ref_url=https%3A%2F%2Fwww.middleeasteye.net%2Flive%2Fisrael-war-palestine-gaza-widespread-death-destruction

İsrail ordusunun eski bir mali danışmanına göre, İran’ın bir gecede gerçekleştirdiği büyük drone ve füze saldırısını engelleyen savunma sistemlerini harekete geçirmek İsrail’e 1 milyar dolardan fazlaya mal oldu.

IDF Tuğgeneral Reem Aminoach “Bu geceki savunma 4-5 milyar şekel [1-1.3 milyar dolar] civarındaydı” dedi. Bu rakamın sadece İran tarafından fırlatılan füzelerin düşürülmesi için harcanan savunma maliyeti olduğuna işaret eden Aminoach, yaralanmalar ile füzelerin isabet ettiği yerlerde yol açtığı hasarın bu rakama dahil olmadığına dikkati çekti.

Bundan sonra ne olacak?

İsrail, saldırı sonrasında müttefikleriyle muhtemel seçenekleri görüştüğünü söyledi. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, saldırının engellenmesine rağmen askeri harekatın sona ermediğini ve İsrail’in her senaryoya hazırlıklı olması gerektiğini söyledi. İsrail’in Kanal 12 televizyonu gece saatlerinde ismi açıklanmayan bir İsrailli yetkiliye dayandırdığı haberinde Netanyahu’nun savaş kabinesini topladığı sırada saldırıya “önemli bir karşılık” verileceğini söyledi.

Benjamin Netanyahu zafer sözü verirken, İran İsrail ‘in misilleme yapması halinde daha şiddetli bir saldırı başlatacağı uyarısında bulundu. Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bagheri devlet televizyonuna yaptığı açıklamada “İsrail İran’a misilleme yaparsa cevabımız bu geceki askeri eylemden çok daha büyük olacaktır” dedi. Bagheri, İran’ın Washington’u İsrail’in misillemesine destek vermemesi ya da bölgedeki üslerinin hedef alınması riskine karşı uyardığını da sözlerine ekledi.

Joe Biden, İsrail’li yetkililere saldırıya misilleme yapılmamasını tavsiye etti. ABD ve Batılı ortakları İran ve İsrail arasındaki rekabetin askeri düzeyde dün gece yaşanan çatışmayla sınırlı kalmasından yana görünüyor.

Sonuç Yerine

Şu ana kadar gelişen süreçte, Muhammed Rıza Zahedi ve diğer İran yetkililerine yapılan saldırıya karşı Molla rejiminin verdiği cevabı yeterli bulduğu görülüyor. İran cephesi karşılıklı saldırının burada sonlandırılması taraftarı olacaktır. Nitekim İran Dışişleri Bakanı da, “İsrail’e yönelik saldırılarımızın sınırlı ve meşru müdafaa amaçlı olacağını ABD’ye bildirmiştik.” diye açıklama yaptı.

Ancak bu bölgede süren vekalet savaşlarının son bulacağı anlamına gelmiyor. Özellikle Husiler ve Hizbullah bölgedeki direniş cephesinin önemli aktörleri olarak yer almaya devam edecektir.

İran’ın İHA ve ballistik füze saldırıları sadece İsrail’in saldırısının misillemesi değil, diğer bölgesel aktörlere karşı gövde gösterisi olarak da okunmalı. Azerbaycan, Türkiye ve diğer muhattap ülkelere karşı kendi kartlarının bir kısmını gösterdi. Eğer İsrail misilleme saldırısı düzenlemezse, İran’ın Cumartesi gecesinin karlısı çıktığını ve psikolojik savaşta ileri adım attığını söyleyebiliriz.

Hem Molla rejimi hem de Siyonist rejim, bu it dalaşını iç kamuoyları üzerindeki kontrol etme açısından da kullanacaktır. Filistin’de büyük bir kıyım yürüten Siyonist rejim tam da hem iç hem de uluslararası kamuoyunda meşruiyet sorunu yaşarken Molla rejiminin saldırısı nefes almasına yardımcı olacaktır. Aynı durum içerde bir meşruiyet krizi yaşayan Molla rejimi için de geçerli.

Elbette sosyalistlere düşen görev küçük burjuva ahlakçılığının yansıması olan “savaşa hayır” sloganını benimsemek değil. Ortadoğu’da Batı emperyalizminin tüm desteğini arkasına alan Siyonist barbarlık ve bölgesel müttefikleri ortadan kaldırılmadığı sürece çatışmaların son bulması mümkün olmayacaktır. Bölgedeki jandarmaları aracılığıyla bölgeyi kan gölüne çevirmekten kaçınmayan ABD Ortadoğu’dan defolmalıdır. Ortadoğulu emekçiler, bölgede barış ve kardeşliğin tesisi için kaçınılmaz bir gereklilik olan Sosyalist Ortadoğu’yu kurmak için kendi egemenlerine karşı mücadeleyi büyütmelidir!